27 Aralık 2013 Cuma

PLUTO VE KADER TANRIÇALARI

Niks, gece tanrıçasının, kızları Moira (Meriler) veya Erinyeler’dir.

Tanrıçalar üçlü gruplar halinde yer almaktadır. Bu üçleme hemen hemen her pagan dinde de bulunmaktadır.
Moira’nın (kader tanrıçaları) lunar sembolü aşağıdaki şekildeki gibidir.


Hilal, dolunay ve balsamik ay : bakire, anne ve kocakarı üçlemesi olarak adlandırılmıştır.  Bu üç tanrıça yazgının üç karekteristiğini de ifade etmektedir. Clotho (döndüren), Lakhesis (bölüştüren) ve Atropos (kaçınılmaz olan) olan üçlü tanrıçalardır. Tanrılar ve insanlar ona boyun eğmek zorundadır.

Clotho, yaşam ipliğini çevirir, kararları he zaman anlıktır.  Babası tarafından öldürülen Pelops’u yaşama döndürmüştür. Bu Moira, yazgının insanı hiç bir zaman diz çöktüren lanetlere boğan bir kavram olmadığını anlatır. İnsanın yapabileceği her şey de yazgının dahilindedir. Clotho olasılıkların tanrıçasıdır, insan gerçekleşmesi kesin gözüken en ufak bir  şeyin gerçekleşmeme olasılığını göz önünde tutarak, umudu geliştirmiştir.

Lakhesis, yaşam ipliğini ölçer, hesaplarıyla yazgıları çizer ve insanlara paylarını dağıtır. Lakhesis, sert, kararlı ve deterministir. İnsanlar ona boyun eğer. Düşük sınıfsal toplumda yaşayan kişi bu Moira’dan yakınabilir, ancak aynı kişi her şeyin daha önceden belirlenmiş olmasının rahatlığını da yaşar. Bu anlamda Lakhesis, çocuğun sığınacağı bir anne gibidir.

Atropos, yaşam ipliğini keser. Ölüm kaçınılmaz ve en gerçek olandır. İnsanın yazgısı olan ölüm Yunanlılarda kötü görülmez.  Aslında en kötü şey doğmuş olmak ve en iyi şeyse bu dünyadan göçüp gitmektir. Tragedya ile  ölüm olayı ölümsüz tanrıça olmaktan daha güzel bulundu. Ölümün varlığı hayatın değerini arttırdı ve varoluşsal bir değer yarattı.

Homeros Moira’dan şöyle bahseder:
““…Klotho,  Lakhesis, Atropos tanrıçalar
      Ki bilge Zeus büyük üstünlük vermişti onlara,
      Ki onlar verir yalnız insanlara
      Mutlu ya da mutsuz yaşama paylarını” 



Yazgıyı hazırlayan bu üç tanrıça, her şeyin üstünde ve dişi tanrıça olmaları, dünyanın ne kadar feminen olduğununda kanıtı.  Ölüm ve doğum ve canlılıkta kaderin dişi olarak imgelenmesi, hepimizin rahme düştüğümüz zamandan, gözlerimizi dünyaya açıp tanıştığımız zamana kadar,  doğum ve ölüm periyodunun dişil karekterini de göstermektedir.

Freud,  bu dişil ve dolayısı ile içdüsel enerjileri şöyle açıklamıştır.  İdin yaşam ve ölüm içdüsünden oluştuğunu belirtmiştir. Ölüm içgüdüsü (Thanatos) , insandaki tüm yıkıcı ve öldürücü güçleri temsil eder. Bu güdü evrenseldir ve tarih boyu olan savaşlar bunun kanıtıdır der Freud. Kendine yönelik enerji yer değiştirerek başkasına iletilir. Kendine göstermediği saldırganlık tutumunu başkarına yöneltir.

Jung ise kader’i insanın kendi olabilmesi için var olan bir içgüdü olarak el alır.  Kaderim  şimdi ne olduğum , neden burda olduğum ve bana ne olacağı’dır.

Kader, doğa, madde, dünya, vücut ve bilinçdışı Moira’nın ipliğine bağlı olan şeylerdir. Moira içgüdüsel arzuların ve bilinçsiz ruhu yönetir. Ölümle yüzleşmek insanın bunu karşısında çaresizliği, egoyu paramparça eder.  Moira her şeyden üstündür, egonun arzularından, entellektüel nedenlerden, prensiplerden, her şeyden.

Erinyeler olarark bilinen evrendekıi düzen ve doğa yasa bekçilerinin, doğumdan ölüme tekrarlanamayan Moira yüzü horoskoplarımızda “Pluto” olarak karşımıza çıkar.


23 Aralık 2013 Pazartesi

GELİŞİMSEL PSİKOSEKSÜEL EVRELER VE PSİKOLOJİK ASTROLOJİ






Psikolojik astroloji, kişinin doğum haritasında çocukluğunda yaşamış olduğu gelişim evrelerinin nasıl yaşandığı ile ilgili bilgilere ışık tutmaktadır.
Psikanalizin ilk günlerinde Freud, nevrozların oluşumunda çocuklukta yaşana cinsel içerikli sarsıcı olayların ne denli önemli bir rol oynadığını farketmişti. Bu veriler psiseksüel gelişim kuramının temelini oluşturdu. Bu görüşe göre çocukta psikolojik ve cinsel gelişim, herbiri bir önceki dönemin üzerine kurulan ve önceki beş dönemde tamamlanır.  Bu kurama en yeni katkılarını Erickson, White, Parsons ve Bales getirmiştir.
Psikanaliz kuramı, esas olarak gelişimin ilk üç evresi üzerinde durmaktadır.  Psikolojik astroloji bu kavramlara, haritalarda ilgili sembollerle açıklayarak kişinin hangi dönemlerde ne gibi sıkıntılar yaşadığını ve gerilemenin hayatın hangi safhalarında ne şekilde tezahür ettiğini bize işaret etmektedir. Buradaki tanımlamalan dönemler, kuramların ortak bileşenleri göz önünde tutularak ve astroloji ile birleştirildiğinde ortaya çıkan tanımlamalardır.
1-      Oral dönem:  Doğumdan 1-1/2 yaşına kadar süren bir dönemdir.  Bebeğinn algılamaları,gereksinimler daha çok ağız bölgesined toplanmıştır. Yaşamın ilk yıllarında çocuk çaresiz ve bakıma muhtaçtır. Açlığı giderilmediğinde bebek, bu duygusunu gideren bir nesne aramaya zorlanır ve dış dünya ile bu şekilde ilişki kurmaya başlar. Gereksinimleri düzenli olarak karşılanınca dış dünyaya karşı temel güven duygusu oluşturmuş olur.
Oral evre çocuğun güven ve güvensizlik arasında yaşamış olduğu çatışmayı belirtmektedir.  Haritalarımızda Ay bu fazı betimelemektedir. Ayrıca 1. 4. ve 10. Evler, boğa veya yengeç vurgusu dikkate alınmalıdır.  Ayın yerleşimi ve açıları bu dönemin çocuk tarafından nasıl algılandığını betimler.  Ay-Uranüs açısı olan çocuk annesiyle ilgili iç imajında rahat değildir.  Anneye bir gün gülümserken aldığı ilgi ve şefkati diğer gün elde edemez.  Bu durumda güven duygusu zedelenmiş olur.
Oral dönemin gereğince karşılanmaması ya da aşırı doyurulması bir çok normal dışı kişilik özelliklerinin yaşanmasına neden olur.  Oral karekterli kişiler aşırı bağımlıdır. Ve diğer insanlardan kendileri ile ilgilenmelerini isterler. Oral dönemde iç gerçekli ve dış gerçeklik arasında ayrım yapma yetersizliği şizofrenide yansır. Kendi değerini azaltma ve depresif haller, aşırı mizaç sıçramaları benlik ve çevre imgesi ile ilgili iyilik ve düşmanlık halleri, psikoz manik depresife işaret eder.  Astrolojik olarak bölünme olarak açıkladığımız bu durumu Ay’ın bir çok çeşitli açısı varsa deneyimleriz.  Ay Jüpiter ile uyumlu açılarda duygularına uygun davranırken, natal haritasındaki Ay-Pluto açısı ile yıkıcı davranış türü geliştirecektir.
Ayrıca bu dönemi astrolojik olarak incelerken Neptün’ede özellikle dikkat etmeliyiz.  Çünküü çocuk doğumuyla beraber anneyle bir bütün olarak birlik duygusu içinde yaşar. Anneye karşı geliştirilen özlem ve arzunun ilk aşamalarıda Neptün yerleşimi ve açıları ile tanımlanmış olur.
Oral dönem başarı ile tamamlandığında kişilik aşırı bağımlılık geliştirmeden diğer insanlara verebilme ve onlardan alabilme niteliklerini geliştirir. Böylece diğer insanlara güvenir ve onlardan destek alabilirler.
2-       Anal Dönem:  3 yaşa kadar süre bu dönemde , anüse giden kaslara giden sinirlerin olgunlaşması sonucu iradenin devreye girdiği dönemdir. “Bu dünya nasıl bir yerdir? Yeteri kadar etkili miyim?” sorularının cevabı aranır. Bu evre haritalarımızda Güneş ve Mars arketipiyle anlatılır.  Toprak ve su polaritesinde en fazla zorluğun çıktığı görülmektedir. Anal dönemde özerklik ile utanç arasında yaşana çatışmayı anlatmaktadır. Erikson’nun dediği gibi çocuk için sorun kendine saygısını yitirmeden kendine egemen olmayı öğrenmektir. Bu başarıdan bağımsızlık ve gurur çıkar. Veya anne babanın aşırı müdehaleside çocukta utanç ve kararsızlık duygusuna neden olabilir. Çocuk çevresi tarafından altüst edilmekten kendisini koruyacak kendini ortaya koyup onaylanmasını sağlayacak yöntemler geliştirmeye yönelir. Artık oral evreden sadece anneye ihtiyaç olduğu dönemden çıkılmış, anne ve çocuğun karşılıklı rollerinin olduğu evreye geçilmiştir. Güneş veya Mars’ın Neptünle olumsuz açısı, çocuğu isteklerimi ortaya koyarsam kendimi suçlu hissederim yönelimine götürür. Aynı şekilde Satürn ile açısı kendini ifadede bir tür blokaj yaratır.
Anal döneme ait psikopatolojiler şunlardır. Paranoya, psikopat karakter( iyiye ve kötüye kayıtsız kalmak ve ahlaki değerlere saldırılması halinde suçluluk duymamak), sadomazoşist düzensizlikler(denetleme ve denetlenme, altedme ve altedilme gereksinimleriyle belirginleşir.)ve obsesif kompulsif nitelikte düzensizlikler( karar verme yeteneksizliği ve utanç ve suçluluk duygusu).
Astrolojik yorumlarda ayrıca 3. Eve bakarak çocuğun çevreyi nasıl algıladığı ile ilgili bilgiye de erişebiliriz. Çünkü 3. Ev hareket ile ilgili olup,  hareket ile elde edilen deneyimlerle düşünme ve beynin çalışmasını etkileyen bir süreç yaşanmış olur.

3-      Fallik Dönem: 3. Yaşın sonlarında 5. Yaşın sonlarına kadar devam eden süreçtir.  Cinsel bölgelerin uyarılmasına heyecan duyma ve cinselliğe karşı aşırı ilgili biçimlede yaklaşımların yaşandığı dönemdir.  Bu dönemde artık anne, baba ve çocuk sahnededir. Çocukla anne-babası arasında yoğun sevgi alış verişleri gözlenir, yarışma ve düşmanlık duyguları belirginleşir.Bu döneme Freud Oedipal Karmaşası adını vermiştir.  Erkek çocuğun sevgi nesnesi olan anne , Oedipal dönemde de yerini korur. Erkek çocuk annesine onun sevgilisi gibi davranabilir,  babasının yerine geçmek için girişimlerde bulunabilir. Babasına yönelik saldırgan duygularında ötürü onun tarafından cezalandırılacağından korkar. Pozitif olarak, eğer baba, annedem ayrılmaya yardımcı olacaktır.  Güneşin iyi açılarında baba çocuğu dış dünyaya yöneltmiş ve çocuğun dış dünya ile yüzleşmesini sağlamıştır. Bu astrolojik olarak komplekstir. Güneş ve 4. Ev açılarına ve yerleşimleri incelenmelidir. Bu dönemi yansıtan toplumsal tutumlar, istikrarsızlık, yüzeysellik, çıkarcılık, güven aşırılığı ve kibirliliktir.
Kız çocuğunda ise,  bu dönemde baba ile kurulan ilişki önem kazanmaktadır. Kız çocukta Oedipus karmaşası, babanın sevgisinin ve  verdiği çocukların gerçek sahibi olan anneyle özdeşleşmeye bırakır. Eğer baba iyi bir model değilse,  kız çocuk hayal kırıklığına uğrar ve diğer erkeklerle de aynı şeyi yaşayacağını bekleyerek büyür.  Mesala Güneş-Neptün açısı olan kız çocuk, babayı idealize edebilir, büyüdüğünde onu başka ışıklar altında görüp hayal kırıklığına uğrayıp bu zamanla gelecekteki ilişkilerine tekrar modeli oluşturmuş olur.
Erickson bu evrede çocuğun girişim zihniyeti ve suçluluk duyguları arasındaki çatışmalarla karşılaştığını belirtir. Girişim en büyük yöneticisi vicdan bu dönemde yerleşir. Oedipal dönemde istek ve sevgi beraber çalışır.  Bu fazda aktive olan gezegen Venüs’tür. Örneğin Venüs-Ay açısı, erkek çocukta anne imajı ile aşığın imajının çakıştığını anlatır. Eğer anne onu duygusal ve cinel yönden doyuran bir eşe sahip değilse, kendini çocuğa verir. Bu durumda çocuk için başka bir türlü ilişki kurma şansı da kalmaz. Oedipal dönem sürer. Erkek karısını annesi gibi görüp seksüel hislerini kaybedebilir. Çünkü sosyal olarak anne ile cinsellik tabudur.
Ayrıca bu dönemde ileride homoseksüel eğilimler geliştirecek yönlenmeler kazanabilir. Bazı durumlarda erkek çocuğun babasına olan ilgisi, annesine olan ilgisinden daha baskındır.Dolayısı ile annesine karşı olumsuz düşünceler geliştirir. Buna Karşıt Oedipus Karmaşası denir.  Bu erkeğin haritasında Ay’ın zorlu açıları ile gözlenir ve Güneş iyi açılıysa da baba ile arzularda bulunur.
Fizyolojik  bozukluğu taklit eden belirtiler, bastırmaya bağlı bellek kaybı, anksiyete hali ve fobiler bu evrenin psikopatolojik unsurlarıdır.

Kaynakça    Psikanaliz ve Sonrası ,  Engin Gençtan
Kişilik, Jerry Burger
The Development of the Personality, Liz Green, Howard  Sasportas
Psikoseksüel Gelişim  Evreleri,  M.Deutch ve R.M. Krauss

20 Aralık 2013 Cuma

OĞLAK BURCU







Gözünü hedefe dikmiş, aklı dağın doruğunda, tek başına ve büyük bir azimle tırmanıyor, O'nu yolundan hiç bir şey alıkoyamaz çünkü o bir Oğlak!

Oğlak sadece başarı ve materyalist edinimler için tırmanmaz, doğasında sakladığı farklı bir yanı vardır. Eski semboliği bunu açıklıyor, kuyruğu yılan şeklindedir. Yılan bilgeliği simgeler ve  ayrıca balık semboliği de ruhun bilinmeyen derinliklerinde yüzmesini anlatır.

Oğlak için yaşam, planlanması, hedef belirtilmesi  ve bunun için çaba harcanması gereken ciddi bir iştir.  Dünya reel bir yerdir, ve o en iyi olmalıdır. Zamanı dert etmeden sabırla çalışır, bekler ama istediğini mutlaka alır ve o konuda master olmayı bilir.

Mitolojide Satürn , yeryüzü tanrısı Gaia'nın oğludur. Babası Uranos'u yok ederken gaddar ve zalimce davranabilmiştir. Pragmatist tavırlarını duygusuzca ortaya koyarak gereğini güç adına yapmaktan çekinmez. Bir oğlak için  güç, yönetici gezegeni Satürn'ün açığa çıkardığı gibi çok önemlidir. Gücü kontrol ederek ayakta tutacağını bilir, o yüzden etrafına kuşkuyla bakar. Bu tutum olarak kendine ve dolayısı ile insanlara yönelik inançsızlık olarak belirirse gölge yönünü de yaşamış olur. Kontrol, sınır ve kuralların oluşturulmasına neden olur. Oğlak sınırları limitlerle belirlediği ve oluşturduğu için, bu yapının ayakta kalması için mücadele eder. Bu anlamda o bir fanatiktir. Yeninin gelenekseli yıkması onun için korku dolu bir tecrübe olacaktır. Çünkü kendini güvende hissedebildiği zamanlar gücü ve kontrolü elinde bulundurduğu zamanlardır.

Bir başka yaşadığı paradoks,  kendi istekleri ve toplumun istekleri arasındaki çatışmadır. Toplumun beklentileri ve onayı alındığında kazanılacak prestij, saygı duygusu kendi isteklerini ne kadar doyuracaktır? O bu soruyu bizzat yaşar, Eğer kendi istekleri ile çok önem verdiği toplumsal beklentiler arasında bir bağlantı kurabilirse, gerçek başarıyı kendini gerçekleştirme yönünde kazanmış olur. Ya yapamazsa, o zaman yinede zirvededir ama onu tatmin etmeyen bir ünvanla.

Oğlağın ailesi de onun için önemli olacaktır. Ailede  sorumluluk ve ciddiyet isteyen bir yapıdır. Oğlak çocukları genelde bir çocuğun alması gerekenden fazla sorumluluk almıştır. O küçük yaştan itibaren yaşamın ciddi yanı ile karşılaştığından belkide her şeye bu şekilde yaklaşmaktadır.

Toleranslı olabilirse, diğerlerinin farklı seçimleri olabileceğini anlayabilirse kısacası daha esnek olabilirse kendini geliştirebilir. O kaos'tan korktuğundan, bilinçaltının derin sularında da korkar. İrrasyonel ve duygusal olan şeyler canını sıkabilir. Herşeyi pratik bir şekilde ve somut bir şekilde açıklayabilirken, duygular bu şekilde açıklanamaz. Kendine yeten görüntüsü altında aslında bu yüzden güvensizliğini saklar. İlişkiler onun için hiç te kolay olmayacaktır. Çünkü o bir kere yalnız kalmayı sever ve yardım da istemez.Mükemmel ve doğru yanılsamadır, sürekli tek bir çizgide bulunmak ve kendine hata yapma olasılığı vermemekten dolayı yıpranabilir.

O bir dağ keçisi, yalnızlığın ile belkide  duygularına çıkış yolu arıyor , zirveye her adımda yaklaşmasını bilerek dünya gerçeğinde başarı onun için kaçınılma!




25 Ekim 2013 Cuma

YAY BURCU






" Hayat bir maceradır aslında, büyüleyici bir yolculuk ... Bedenim ve aklım "ben"i aşıyorsa, gidiyorsa uzak diyarlara, aklım yolculuğundaysa bilmediğim hayatların, işte o zaman yaşıyorum ben! "

Bu kelimeler bir Yayın yazdığı dizeler olabilir ancak, Ay burcu Yay olan biri olarak sözcüklerin hiç zorlanmadan ağzımdan döküldüğünü söylemeliyim.

Yunan mitolojisinde Jüpiter Tanrıların kralıdır , Yay burcunu yönetir. Roma mitolojisinde ise Zeus olarak geçen Jüpiteri biraz daha yakından tanıyalım. Bir kere Olimpos dağının zirvesinde yaşıyan Jüpiter asil, heybetli ve muhteşemdir. Gözüne kestirdiği ölümlü kadınlarla veya tanrıçalarla beraber olur. Bu seksüel bir çekimden ötedir, O aslında bilmediğinin keşfinde olandır. Zodyağın Don Juan ıdır.  Buradan bile Yay burcu hakkında önemli bir noktaya erişiriz bilinmeyene, keşfedilmeyene erişme isteği, bu bir kitap, bir fikir, bir yaratıcı çalışma olabilir. O yüzden aslında trendleri bile başlatır Yay burcu, daha hiç kimsede olmayan bir eşyayı üzerinde görürsünüz. Sonra başka birinin üstünde...

Ateş grubu olan yay burcunun idealize etmeye yatkınlığı ise  gölgesinin oluşmasına neden olur, Aslında o ilgilendiği fikir akımlarını büyütmek ve herkese yaymak isterken başka düşüncelere karşı hoşgörü göstermeyi başaramayabilir. Karşıt burcu ikizlerin araştırmacı ve sorgulayıcı tarafını uygulamadan bir fikre ki bu bir din bir felsefe olabikir körü körüne inanır.

Zeus okunun hedef aldığına yönelirken, şekilden şekle girer, bazen bir boğa bazen bir kuğu.. Sürekli değişir. Bu gerçek yaşamda bir yay için sabah 8 akşam 5 ile kuralları olan  bir hayatı yaşamasını da imkansız kılar. Rutin, bir Yayın umudunu yitirmesine neden olur. Bir hapishanede yaşamakla eşdeğerdir bu. Ve o yüzden Yaylar çabuk sıkılır. Denenmeşi tekrar denemeye ne gerek var değil mi ? "Ama disiplin ve sürekli bir çalışmayla başarı gelir" diyeceksininiz bunu bir Başağa yada Oğlağa söyleyin ama Yaya asla!

Yay madden ve ruhen gerçekten cömerttir. Çok sıkıldığınız bir dönemde hiç beklemediğiniz bir anda spontan bir şekilde yanınıza gelir ve sizin için hazırladığı heyecan dolu planını sizinle paylaşır. Sezgileri kuvvetli olduğundan bir bakışınız halinizi anlamasına yardımcı olmuştur. Onun iyimserliği ve hayata karşı yıkılmayan inancından siz de etkileneceksiniz. Uslanmaz bir optimisttir Yay. Ne zaman umudunu kaybetse bir şekilde yeniden yeşerir ve size de bulaşır.

Yay bir sevgiliniz varsa onu özgür bırakın, Yay kadınını bir ev kadını yapmaya çalışmayın mesela, o sınırları olan bir yerde yaşayamaz. Patavatsızca bir şey söylerse bunun size karşı kasti yapılmadığını da bilin. Çünkü düşünmeden konuşmuştur, içinden geldiği gibi. 

Karşınızda yayı germiş okunu hedefe kilitlemiş bir Yay varken onun sessiz sözcüklerine siz de katılın, çünkü keşfedilecek çok yer, bir o kadar fikir ve umut ile bakılacak kocaman bir dünya var karşınızda!












20 Ekim 2013 Pazar

AKREP BURCU







Derin bakışları içinize ok gibi işledi ve ondan hiç bir şey saklayamayacağınız anladınız, o zaman karşınızda bir Akrepten başka kim olabilir?

Su burçlarından Yengeç ve Balık gibi Akrepte duygularıyla ilintili bir burçtur. Yengecin duygusal güven ihtiyacı Balığın duygusal aşkınlığına karşı Akrebin paravanla gizlenmiş duyguları. İç dünyasına O izin vermedikçe asla giremezsiniz. Boğanın aksine O hiç bir şeyin yüzeyde göründüğü gibi olmadığına inandığından şüphe dolu bakışlarını size çevirir  ve karmaşaya davet çıkarırır.  

Herşeyi kontrol etmekten başka bir şey istemez Akrep, Koç gibi gücünü ulu orta sermeyecektir, gizli bir şekilde üzerinizde güç kurmak için her türlü manipulasyona başvuracaktır. Güçsüzlüğe toleransı yoktur, gücün devamını sağlayacak olan yolun kontrol olduğunu bilir.

Freudun yükselen burcu da Akrepti, bilinmeyeni ve derinlerdekini su yüzüne çıkarmakta kesinlikle başarılıdır. Ve genelde Akrep burçları yaralarını ve acılarını başkalarına yönelik iyileştirici faaliyetlerde bulunarak (genelde psikoloji ile) karmaşalarından dolaylı olarak kurtulabilirler.

Diğer bir gölgesi fanatikliğidir. Bu özelliği sabit bir burç olmasının yanı sıra bir şeyin ya hep ya da hiç olarak algıladığına dair başka bir işarettir. Hayatında grilere asla yer yoktur! Kıskançlığı sahip olmak istemesinden kaynaklanır.

Burcun semboliği Akrebi ele alırsak, Akrep izole bir hayvandır. Akrep insanı da kalabalık ve gürültü sevmez. Gerçektende tutkunu olduğu yoğunluk ve derinliğe yalnızken ulaşır. Öldürücü bir hayvandır, yoluna ne çıkarsa ve ne kadar büyük olursa zehirli iğnesi yeter öldürmeye. Akrep ile ilgili diğer bir efsanede eğer ona kaçamayacağı bir köşeye sıkıştırın kendi kendini yok edecektir. Burada güç takıntısı kendini yine yineliyor. 

Bu özellikler aslında onu bir şeye zorlar, Dönüşüme!  Kontrolü bırakmayı, derinlerde kaybolurken kendisiyle karşılaşmayı öğrenmelidir. Yeniden doğmalıdır. Size dokunan Akrep kişisi yaralarınızı iyileştirebilir ama onu kendi yaralarıyla karşılaşması için belki sizdeki yansımasına ihtiyacı var! 




27 Eylül 2013 Cuma

TERAZİ BURCU




Günlerden Venüs!
Venüs yıldızının ışığından kendinizi alamazken
Bırakın kendinizi büyüsüne..

Venüs terazi burcunun yönetici gezegenidir ve ilişkiye girme ihtiyacını belirtir. Bu ilişki mutlaka duygusal olmak zorunda değildir, ilişki kurmak iki şeyi birleştirmektir,belki  iki farklı görüşü belki de iki farklı rengi birleştirmek...

Hava grubundan Terazi burcu düşüncelerle ilgilidir. Onun aşk hakkında çok şey bildiğini düşünüyorsanızı yanılıyorsunuz. O zodyakın mükemmeleyetçi çocuğu ( yanlış duymadınız başaktan daha mükemmelleyetçidir ) aşkı teoride bilir. Aşkın gerçeğini ise az bilir çünkü ideal aşkın peşindedir. 

Sokrates gibi Terazi burcu insanı en iyi, en doğru ve en güzeli arar. Bunu elde edebilmek içinse tüm imkanlarını. çekiciliğini ve etkisini kullanır. Peki ilişkiler  gerçekten idealde tasarlandığı gibi midir? Tabiki hayır!

Ama terazi burcu insanı ideal aşk için "ben" ile "sen" arasında uyum yaratmak adına yola çıkmıştır artık. Fikrinizi size hiç karşı çıkmadan dinler. Sizi onaylamasının aslında  çoğu zaman barış ve huzuru sağlamak adına bir maske olduğunu söylesem?

Karşıt burcu Koç, "Ben isterim ve yaparım" derken Terazi burcu insanı " biz"e erişmenin derdindir. Problem şurda başlar. Sizinle aynı fikirde değilse , kendi fikirleri için ısrarcı olmak ve onu ortaya koymak gerekir. Fakat bunu yaparsa, tek savaşı, ahenkli dansa erişmek olduğundan, o uyumdan vazgeçecek demektir. İkili ilişkiler dünyada en zor sanatlardan biridir gerçekten. "Ben"in yanına "Sen" koymak ve "Biz" olmak. Bu dengeyi sağlamak Terazinin hayat boyu ödevi olacaktır. 

Terazi insanlarının kararsız olduğu söylenir, bunun altında yatan neden, olaylara çok yönlü bakmasından ileri gelir. Her bakış açısı yeni bir doğru oluşturur. Şöyle düşünün öyle bir noktasınınz ki bir şeyi seçmelisiniz. Ama her seçim bir vazgeçişken nede ve nasıl karar kılacaksınız, İşte terazı insanı o nokta uzun uzun bekler. Hem kendini hemde başkalarını memnun edecek kararların verilmesinin ne kadar zor olduğu aşikar.

Peki neden  genellikle sanatçılar çıkar bu burçtan, bunun nedeni ise sanatın estetik duyarlılığı barındırması. Çalınan ezgiler, yapılan resimler hepsi dünyanın gerçeğinin en güzel halidir. Sizi mükemmel dünyaya götürür. Orda huşu içinde kalırken zevkten başka bir şey yoktur. Bir terazi burcu fotoğrafçısını düşünün,  sizi fotoğraflıyorsa sonuca inanamayacaksınız. Belki sizi flu bir netlikle resimleyecek  sizi olduğunuzdan daha büyülü göstermeyi başaracaktır.

Zarefetiyle, inceliğiyle ve çekiciliği ile aklınızı başından alırken, uyumlu ve ahenklı hallerine hayran kalabilirsiniz.

Afrodit bırakın aklınızı başınızdan alsın ama onun "ben"inini yaşatmasına siz de yardım edin, çünkü o diplomat tarafının altında bir "ben" çığlığı var. Duyun onu!


10 Eylül 2013 Salı

BAŞAK BURCU






Ağustos ayında çıkacağı Fransa tatilini Ocak ayından en ince ayrıntısına kadar planlayan arkadaşımın tatil dönüşü o küçücük kağıt parçasına yazdığı her şeyin gerçekleşmiş olması, tatilde aldığı hazdan daha kıymetliydi, Çünkü O mükemmelliyetçi bir ruh taşıyan Başaktı!

Çevrenizde tanıdığınız başak burcu kişisi, bu kadar organize, düzenli ve planlı değil mi, o zaman inanın iç dünyasında, düşüncelerinde her şeyi ayrıştırıyor, düzene koyuyor, aksaklıkları analiz ediyor ve her şeyi detaylandırarak amacı için yol alıyor. Mükemmelliğe ulaşmak arsuzunda...

Duygularını da kontrol etmede gayet başarılıdır başak burcu, nedenine gelince, çünkü duygular belirsizdir onun olduğu gibi akmasına izin verirse kaos başlar, kaos ise bilinmezliktir ve başak bundan nefret eder.

Zodyak yarı halkasını Başak ile bititir, Koçtan Başağa kadar olan ilk döngüde amaç kendini geliştirmek ve benliği gerçekleştirmektir. Başak ilk beş burçtan, Koçun zorlayıcı durumlarda bile gösterdiği cesareti, Boğanın kararlılığını, İkizlerin merakını, Yengecin güvenlik ihtiyacını ve Aslanın kendini ortaya koymada kullandığı cesaretine sahiptir. Başak burcu öz eleştiriye genellikle takılır, o ruhunu masaya yatırır, eksiklikleri analiz eder ve kendisine bir yol haritası çıkarır, ideal bir tamlığa yol alır, eğer kendisini acımasızca eleştirmeye başlarsa öz sevgisizlik başlar ki bu başağın aşması gereken zor bir ders olacaktır. Başka bir çerçeveden bakalım, bu sefer Başak eleştiri oklarını çevresindekilere tutsun, burada kendi içinde yapamadığını başkalarına yansıtarak dolaylı bir şekilde tatmin sağlar.

Diğer bir gölge yönü de "ben bilirim" sendromudur. hatalarını kabul etmez, eleştiriye gelemezler, Ve diğer bir sendromu da "ben sana söylemiştim" sendromudur. Bu söylemlerin kökeninde de bilinmeyenden korkma var.

Bizler Güneş burçlarımıza karşıt bulunan burçlarıda anlayarak nelerden kaçındığımızı daha iyi anlayabiliriz. Başak burcunun karşısındaki burç Balıktır. Balık tüm bilinmeze kendini bırakmışken Başak bilinmeze karşı korku yüklüdür, o bir gerçekçi olduğundan yaşamdaki tüm zorluk ve problemli yönlerin farkındadır ve çözüme yönelik ne öğrenilmesi gerekiyorsa öğrenir.  Yaşamın bu şekilde kontrol ederken ve bu yolla öğrenirken  onun kendini ifade etmesi ancak hizmet yoluyla gerçekleştirilir.

Başak kişisel kendini gerçekleştirmesini bir konu  hakkında usta hale geldikten sonra onu diğerlerine öğretmelidir. Hizmet etmelidir, sorumluluk duygusunun oldukça gelişkin olduğu Başak burcu belkide bu yüzden bir işveren için bulunmaz bir bulunmaz bir değerdir.

Elinde bir demet buğday başağı ile resmedilmiş kadın, verimlilik ve saflık ikamesidir. O iyileştirir, besler ve hayat getirir, belki bir danışman, belki bir hemşire belki de bir eğitmen olur hayatta, tüm bilgi ve tecrübesini akıtırken bize o kendini geçekleştirir sadece büyük bir memnuniyetle...





17 Ağustos 2013 Cumartesi

ASLAN BURCU




"Bir aslan miyav dedi, minik fare kükredi"

Çocukken bu şarkı dolanırdı dilimize, Şimdi aslanı anlatmadan önce onun kükremeyeceği tek yerin şarkılar olduğunu söylemeden geçemedim=)

O ormanların kralı , heybetli duruşuyla ilgi isteyen ve o duruşunun arkasında ilgi bekleyen bir çocuktur. Aslan burcunu büyük ışık olarak adlandırdığımız güneş yönetir. Güneş! Işığı altında eririz, o merkezdedir ve tüm gezegenler etrafında dönerken, o itaat isteyen bir ışıktır.

Geleneksel anlatımlarda,  aslan burcu  egosantrik, kendine güvenli, paylaşmaya hazır, kendini seven, yaşamı seveni, cömert olarak geçer. Her Aslan aynı özellikleri mi gösterir peki, bu noktada  şunu hartırlatmak isterim, burçların anlattıkları her kelime bizim aslında olmak istediğimizdir, olmak için arzu duyduğumuzdur. Bir aslan kendini ortaya koymak ister, içindeki yaratacılığı anlatmak ister, ve kim olduğunu bulmaya çalışır Çünkü bunlar onlar için çok önemlidir.

Aslan burcu ateş burcudur, ateş burçları gelecek ile ilgilidir, Koç hareket eder, Aslan ise idealize eder geleceği.  Fakat burada bir handikap vardır  gerçekler ve idealler örtüşmez. Aslanın renkli dünyası küçük ve banal her günkü bir dünyayı hoş karşılamaz, çünkü o büyük düşünür!

O sahnelerin insanıdır. bunu performans  şeklinde yorumlarsak, sahnedeki çoğu kişinin Aslan olması veya haritalarında önemli rol oynaması tesadüf degildir. Fakat O sahneyi paylaşmak istemez, çünkü paylaştığı zaman yaratıcılığı örselenecektir,  bir diğerinin duygu ve düşüncelerini de dikkate almak zorunda kalacaktır ki aslan bunu sevmez. Limitler kendisini ortaya koymasına engel olacaktır. Şimdi bir aslanın topluluğun önünde tüm yaratacılığını sergilediğini düşünün, ne bekler ? Alkış, peki ya alkışlanmazsa, işte o zaman aslan belki bir daha sahnelere çıkmaz gururu incinir, O sevilmeyi sever, ilgi ve kabul görmeyi sever. Eğer çevrenizde gazete sütunlarındaki yazılan o üstün duyguları ifade edemeyen aslanlar varsa,  bilinki riske girmiş ama beklediği ilgiyi bulamayınca küsmüş aslanlardır.

Ego psikolojide insan ruhunu sınıflandırıldığı çekirdektir. Ego ve bilinç ile kendimizi tanımlarız, aslanda egoyu temsil eder, Carl Gustav Jung"ın (Bireyin iç dünyasını anlamaya dair çalışmaları ve arayışı ) burcunun  aslan olmasıda bu anlamda isabetlidir. Aslanın egosu kuvvetlidir, hal böyle olunca hemen bir karanlık yön belirir. Bir diğerinin düşünce ve duygularına verilen tepki. "Ben herşeyi bilirim" sendromu aslanı  başkasının duygularına tolere göstermekten alıkoyar.

Onun cömertliği dillere destandır, Açık ellidir. Şimdi birazda bunun nedenine bakalım, Deminde yazdığım gibi o ihtiyaç duyulmaya insanların ona bağlı olmasına çok önem verir. O yüzden hep verir, sıra almaya gelince ise asla almaz! Eğer alırsa kendisini karşısındaki ile eşdeğer tutmuş olacaktır.

Peki aşk? İste burda durun! Aşk oyununda çok başarılıdır. Eğer bir aslan ile beraberseniz daha önce hiç yaşamadığınız bir deneyim yaşayacaksınız. O romantik,  cömert aşık sizi hediyelere boğacaktır. Hediye bir kutu çikolata gibi bir şey olmayacaktır emin olun, o aşkınıda sıradan saydığı şeylerle ifade etmez.

Fakat onunla ilişki biraz dengesiz olabilir.  Aşk ve beraberlik deyince ilk akla gelen Terazi burcunu ele alalım, Terazi alıp vermeyi, ilişki içinde olmayı ve iki ayrı fikrin buluşmasını sever, aslan ise hep merkezde olmayı isteyeceğinden ilişkinin dengesi aslana doğru kayacaktır.  Ama size dürüst davranacaktır,  sadakat gösterecektir fakat en ufak bir sadakatsizliğinizide asla affetmeyecektir.

Aslan burçları genelde toprak burçlarına çekilir (Kişinin kime ilgi duyacağı konusunda  haritalararası incelemede bir çok etken olsa da) Bu mükemmel bir beraberlik olabilir yada tamamen bir felaket. Aslan ayakları yere basan Başak boğa veya oğlak ile hayal dünyasında yarattığı o herşeyin olması gerektiğine inandığı  idealist dünyadan ancak bir toprakla çıkabilir gerçeklere. Veya  ..Aslan gündelik hayatın her gün yaşanan sıradan taraflarını sevmez toprak burcu ise dünya ile ilgili olduğundan aslanın bu ayrıntıları değersiz sayması karşısında kızgınlıktan kendini alamayacaktır. Fakat aslan sabit bir burçtur, değişmez, siz ne derseniz deyin. O tavsiye verir ama tavsiye almaz. bunu unutmayın!

Onun ışıgında eriyeceksiniz, yaşama karşı duyduğu çocuksu inançla başınız dönecek, hiç bir şey beklemeden verecek.Siz en iyiyi bu iyimser çocugun beklediği dikkat ve sevgiyi ona akıtın, karşılığında size kimsenin yaşatamayacağı bir dünya sizi bekliyor olacak!








13 Ağustos 2013 Salı

YENGEC BURCU







-Neyin var?
-Hic bir sey!
-Ama oyle gozukmuyor, bir sey mi oldu?
-Bir seyim yok dedim!

Bir yengec, kabuguna gizlenmek istiyor, Onu rahat birakin cunku yalnizliga ihtiyaci var, kendi dunyasinda kafasina takilan seyleri halledecek ve sonra hic bir sey olmamis gibi yaniniza uzanacak...Simdi sirada Zodyagin en hassas ve en kolay yaralanan burcu Yengec!

Yengec,  ne varsa eskiye dair biriktirir, onlari saklar, eskiden kalma bir esya, eski anilar, eski sevgili belleginden hic bir yere gitmez. Cunku en onemli ihtiyaci guvenliktir,  Bogadaki gibi maddi guvenlik degil ama, ic guvenligi onemlidir. Guvenlik onun duygusal motivasyonudur. 

Yengec burcu Ay tarafindan yonetilir,  Gokyuzunde buyulu  bir isik sacan, hilalden dolunaya gecerken denize yansimasinda buyulendigimiz, surekli degisen Ay. Iste yengecte oyledir, istekleri, duygulari, korkulari ve duygusal modu surekli degisir. Ama degisimi bile bir duzen icindedir tipki Ay gibi.

Gazete sayfalarinda popular astroliji yazilarinda yengec kisisi aileye bagli olmakla anilir. Aslinda bu bir bakima dogru bir bakima da yanlistir. Cunku her yengec evcil degildir aslinda, Neden mi? Mitolojide toprak ana mitiyle tasvir edilen bir burctur. Annenizin size ne hissettirdigini sorsam ne derdiniz? Kollarinda uykuya daldiginiz sefkali bir el, belki karanlik guclu bir el, herkes icin degisir cevabi. Cevap ne olursa olsun, kilit sozcuk "anne"dir ve gecmise ozler yengec insani, eger yengec aileye baglilik gostermiyorsa bilinki gecmisini unutmak isteyen bir yengectir, yani onunki bir tur gecmisten kacistir. 

Yengec insanini anlamak icin , yengeci incelemek yeterlidir. Yengec hic bir zaman direk hareket etmez, iki yana bir sola bir ileri, ama asla direk degil! Istedigi seyin cevresinde dolasir, hatta sanki size farkli bir yere gidiyormus izlenimi verir ve hic beklemediginiz anda hedeftedir. Bir partide yengec adamini dusunun (tabi haritasinda baska etkiler yoksa) hoslandiga kadina direk ulasmaz, odada dolasir. yaklasabilecegi noktalari gozler, belki kadinin yanibasindaki gruba katilir, ve son nokta kadinla konusuyordur.Neden boyle davranir? Cunku reddedilmek ve komik gozukmekten korkar. Baskalarinin onun hakkindaki dusunceleri onemlidir. Eger soguk gorunuyorsa bilinki yaralanmaktan korktugundandir.

Manipulasyanuda sever yengec burcu, Onun muazzam bir sekilde kendi ve baskalarinin duygularini anlama kapasitesi vardir, bu onun yetenegidir. Atmosferdeki tum duygu yukunu hisseder ve insanlari kendi amacina dogru yonlendirir. Bunu bir aslan, akrep bir koc gibi otoriter bir tarzda yapmaz, Oyle bir sekilde yaparki sonunda siz nerdeyse o fikrin sizden ciktigina eminsinizdir. Bu aslinda bir nevi kurnazliktir.

Yengec  diger su burclari akrep ve balikta  oldugu gibi ikinci bir kisi ile beraber olmak derinden istenir. O sevilmek ister, ihtiyac duyulan kisi olmak ister. Aslinda bazen yengec bir annenin yaptigi asiri vererek cocugunu kendisine baglamaktir. O sekilde var olabilmektedir. Ama bunu bir sevgiliye yaparsaniz sonunda kacacaktir. Iste Yengecin hayat derside burda basliyor, Bu golge yonunun farkinda vararak kendi kendine yetebilmek, disaridan bekledigi sevgiyi kendi icinde yesertmek. O zaman yengecten daha keyifli bir burc yoktur !

Yengecin sert kabuk olusturmadan yumusak bir kabugu vardir, eger olurda disaridan zarar gorurse, sert kabugun olusmasina kadar  gecen surecte savunmasiz kalacagi zamani kumlarin arasinda gizlenerek gecirir. Kabugu sertlesir ve bir martinin yemi olmadan ortadadir artik. Yengec insani ne yapilan iyiligi nede kotulugu asla unutmaz. Bir kere yaralarsaniz yillar gecsede onu hep hatirlayacaktir.

Hem karada hemde denizde yasiyabilen bir canlidir yengec. Bunu insanlara cevirip ozetlersek, Bir tarafi gerceklerle yuzyuzedir, her zaman odenecek faturalar, sorumluluklar, ev vb. aklindadir, ama diger taraftan okyanusun gizemi ona ilham verirken, hayal gucu inanilmazdir.

Kompleks bir karekterdir, yengec insani, onu analiz etmek gercekten zordur, gizi coktur. Ona biraz sessizlik verin, filizi ayin gumus isiginda buyusun, sizi sefkatle sevsin, gizi sizi sarsin, renk renk cicek acsin...

7 Ağustos 2013 Çarşamba

İKİZLER BURCU MITI






En ünlü ikizler miti, mitolijik mirasimiz Castor ve Pollux`tur. Zeus`un Leda'dan olma çocuklarındandır, yumurtadan çıkmışlardır. Zeus Leda ile görkemli bir kuğu iken birleşmiştir. O yarı kuştur, gökte yükselen deniz kuşundan, taklit eden bir papağana kadar. İkizlerin bu tüylü arkadaşları ile çok benzerliği vardır.

Castor ve Pollux mitteki en özgün ve en tuhaf ikizlerdir. Çünkü ikiside cesur, akıllı savaşçı olmalarına rağmen, biri insan diğeri ilahtır. Bir gün ölümlü ikizlerden Castor öldürüldüğünde  diğeri Zeus'a onu kardeşinden ayırmamasi için yalvarır. Zeus ile anlaşır sonunda (İkizler anlaşma yapmak konusunda yeteneklidir) İkizlere ölümsüzlüğü değiştirmelerine izin verir. Biri  Olimpos tanrılarla vakit geçirirken diğeri ölümlü insana dönüşür dünyada. Daha sonra yerleri değiştirirler, bu sanki bir yabanci öğrencinin değisim programı yapmasi gibidir ve yer değistirdiklerinden birbirleri ile az zaman geçirirler.

Bu mit kulağa oyun dolu gelebilir fakat ikizleri daha derinden anlamak icin görüş sağlar. Genellikle spiritüal ve ruhani bir farkındalğaa rastlanır burada, Spiritüellik sıradan bir din duygusu anlamında değildir. Spiritüel olan ben  ötesinin alanına girmektir. Bir çok ikizler bunu cok gelişmiş sezgiler olarak gösterirler. Bu sezgiler kişinin rasyonel olmayan ve entellektüel kısmına sıkıntı verir. Bu spiritüellik daha yüksek bir dünyayi hissetmek gibidir. İkizler hayatın altında akan gizli akımı hisseder. Bu yüzden hayatı veya hayatın sorumluklarını ciddiye almazlar, içlerinde bir yerde olanın burdakinin hepsi olmadığını bilirler.

Dert olan kısım, bu algılamanın sürekli olmaması ve her zaman memnuniyetle karşılanmamasıdır. Mitolojinin anlattığı gibi biri ilahtir diğeri insan. İkisi aynı anda aynı yerde olamazlar. İkizlerin sezgisel yapısı, yapılaşmış ve analitik aklı ile carpışır. Kendisine yabancılaşır, bir mistik midir? Bir bilim adamı mı, bir sanatçı mıdır, bir entellektüel mi? Bazen ikizlerden biri diğerinin önüne set çeker ve kendisini anlatırken bu durum ona acı verir.

İkizlerin değişimi, aydınlık ve karanlık modlar arasında değisimi, dışadönüklük ve icedönüklük arasında gidip gelmesi ona ve diğerlerine garip gelir. O hangisidir? Tabiki her ikiside. Ve bir şekilde hayatin bu gidişatında onun diğer tarafıyla ilgili kısmı tecrübe etmeye ihtiyaci vardır. Her ikisi de onun icin gerçekliktir. Bazen kendi içindeki bir gize dokunur ve ışıldar, sanki bahar sabahından gelen günes gibidir. Güzel bir kelebek, sonsuza uzanan bir çocuktur. Aniden yabancılaşır, Artık Olimpos'ta değildir, dünyaya saplanmıştır bir ölümlünün vücudunda. Hayat biraz acı ve karanlıktır ve O bu durumdan hoşnutsuzdur. Ölümü düşünür, çünkü diğer dünya ile bağlantısı kesilmiştir. Onun faniliği herkes gibi yaslanacağını gösterir ve bu onun üzerinde inanilmaz bir ağırlık yapar.

Siz ikizlerin döngüsüne müdahale edemezsiniz veya onun değişmesini bekleyemezsiniz. Onun bu periyodik  ölümlülükle çarpışması Olimposun yükseklerindeki havayı koklaması gibi ihtiyaci olandır. O bu döngüde yalnızdır. Eğer bunun size karsi yapıldığın düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Duyarlı yengeç, akrep ve balık bu durumdan incinebilir ve ikizlerin bu karanlık yönüyle karşılaştığı zaman, korkunç bir şekilde kendini reddedilmis hisseder, Bu sonsuza kadar sürse gerçekten kaba ve soğuk olabilirler ama bu kişisel değildir.

Bu değisim başka bir şekildede açıklanabilir, Kendi içindeki kutuplaşmadan bahsedilebilir. Duygusallık-entellektüellik, kadın-erkek, bilinçli-bilinçsiz kutuplaşması, insan-ilah. İkizlerin duygusal karar ve rasyonel karar arasında kafası karışmış olabilir. İcinde iki cinsiyeti içerdiğinden bir çok ikizler hangi rolü oynayacağı konusunda kafası karışmıştır çünkü kendi içinde her ikisini de keşfetmiştir, her ikisi cinsiyete de eşit derecede yakındır.

İşte tüm bunlar uyuşmaz davranışlara neden olurlar. İkizler Castor olmaya basladığı zamanı ve Pollux olmaya basladığı zamanı ayırt etmeye başlarsa her iki benliğini keşfetmeye başlar ki, ikisi de odur aslında. Bir an tüm ışığıla yansırken sonra karanlık ve hapis olmuş haline kalır. İkizlerin raporlama, yazı ve halkla ilişkilerde iyi olmasının nedenidir bu. Onlar hayatin her iki yönünde de duyarlıdır.

Bir başka mitolojik imaj ikizleri yöneten planet Merkür'ü anlamaktan geçer. Merkür solar sistemde en küçük ve hızlı planettir. Bu ikizlerin mobil olma özelliğini de anlatir. Mitolojide Merkür tanrıların habercisidir, Tanrılardan bilgi ve mesaj taşırlar insanlara. Ayrıca hırsız ve yalancı olarak bilinirler, ticaretin lordudur. Ahlaksız bir tanrıdır, akışkan ve esnektir. Tanrılar ile insan arasında, insan ile insan arasinda, iletişimin soyut ve somut kanallarinda  köprü kurar.

Merkür ayrıca ortaçağ simyasinda Hermes olarak bilinir. Hermes anlamanın, entegre olmanın, bağlanmanın semboludur. Bir şeyi anlamaya başladığınızda gün ağarır, daha önce ilişkisi olmayan iki şey arasında ilişki kurmaya baslarsınız. Hermes'in hilebaz yönüdür bu. Karikatürlerde görürsünüz birisi bir fikir bulduğunda kafasında bir ışık belirir, O Hermes'tir. Feminen ile maskülen arasında iletişim kurar, Maddenin transformasyonunu sağlayarak mükemmel bir iş sağlar. O büyük bir dönüştürüdür. Androjen resmedildiği gibi hem disi hem erkektir, O ikisi arasinda bir köprü kurar, Bu ezoterik olabilir ama önemlidir.  Hem erkek hem dişi tarafını kabul etmelidir. Duyguları ve aklı, spiritüel ve materyel kısmı, aydınlık ve karanlığı kabul etmelidir. İkizler sık  sık hayatının çoğunu kaybolarak harcar. bölünür,her ikiside olabileceğini öğrenmeden önce her iki tarafı dener.

Eğer bu iki karşıt arasında ortada duruyorsanız, düşünceleriniz savaşan taraflar değildir. İki karşıtın tamamlanmasi yardımcı ve destekleyicidir. Karşıt şeyler düşman değildir. Bütinlüğe ait hayatın bir bakış açısıdır.  İste böylelikle ikizler kendini gerçekleştirecektir.

Not: Lix Greene'nin " Astrology for Lovers" kitabindan çevrilmiştir.


6 Ağustos 2013 Salı

IKIZLER BURCU






-Evet, bir az once burdaydi  ve merakli gozlerle bana bakiyordu, birden gozden kayboldu!

Sanirim bir ikizler ile karsi karsiyasiniz, Ikizler deyince hemen aklima Hermes'in hikayesi gelir. Zeusun oglu, bir ask kacamagindan dogmus olan Hermes, merak ile dogmustur ve surekli hareket halindedir, Dogdugu gibi yola koyulur onu durduran ilk sey bir kaplumbagadir, merakli gozlerle onu elinde cevirirken onu oldurur, ve kaburgasindan bir muzik aleti yapar sonra ondan sikilir, ve yoluna devam eder,..Mitolijik oykuler astroloji hakkinda cok sey soyler.. Simdi gozleri bu merakli cocuga cevirelim.

Konusmayi seven ve taninmasi o yuzden cok daha kolay olan ikizler, sosyal topluluklarda cazibesiyle hemen parlar, O tahmin edilemez hareketleriyle ve hemen degisen halleriyle, hemen sikilan ve gitmek isteyen tavriyla karsinizdadir. O zodyagin kelebegidir aslinda, Derinlestigi konular olsada o konunun icindede degiskenlik gorursunuz, ayni rolu oynayan ikizler aktoru yoktur mesala.

Insanlar onu derin olmamakla elestirir,Bu ne dogru ne de yanlistir, o her seyin en derinine inecek kapasiteye sahiptir fakat sadece gerekli oldugunda. Eger tek bir seyle ilgilenirse digerlerini kaciracagini dusunur, onun amaci o anda ilginc olan ne ise ona yonelmektir. Ilgisi bir sis perdesi gibidir, kolayca dagilabilir, Hayat ikizler icin hareket halindedir o nereye haraket ederse O da oraya gider.

Iletisim halinde olmasi onun icin elzemdir ve icinde sanki hic olmeyen bir cocuk vardir. O cocugu izleyin, degisik bir seyler yakalamissa hemen anlatmalidir, onun icin bu nefes almak gibidir. O yeni bir seyi ogrenmeyi sever ve tabiki dusunmeyi.. Fakat sakin, duygular konusunda derinlemesine konusmak istemeyin, o zaman  belki bir saka ile cevap verecektir, duygulardan konusmak mi kalsin!

Bu kadar bilgisi ile Ikizlerinde kendisini tanimis oldugunuzu umit ediyorsunuz degil mi? Ama durum pek oyle degil, Bir cocuk gibi degisik karekterleri yasatsada  bu yasadigi durumlari nadir analiz eder.Onun ozgurluk arzusu oyle kuvvetlidir ki onun bu istegini degistirmek istersiniz size kizginlik duyacaktir.

Sorumluluktan pekte hoslanmaz ikizler,  o mutlaka arka kapinin acik olmasini ister, cunku her an bir seyahata karar verip alip basini gidebilir. Onu bir yere baglayin, sadece bir is verin hayatini gecirecegi, sadece bir yerde yasayacaksin deyin, sinirlenecektir. Onun olmasi gereken yer insanlarla konusabilecegi bir yerdir, seyahat edebilecegi, ve sorumlulugu mumkunse az olsun. Onu kafese koymayin denerseniz onunla iliskiyi bastan kaybettiniz demektir.

Tabiki ona ozgurlugu sunarken, hayat onun buyuleyicidir, Sozcukleri cok guzel kullanir, sozlerini hiciv etmekte ise uzerine yoktur. O kendi sozcuklerinden bile etkilenir, o yuzden bazen sizin dedikleriniziden cok kendisine odaklanacaktir.

Onun genelde iki isi olacaktir, birinden sikilinca digerine gecer, hobileri onun icin onemli olacaktir, el becerisi oldugunuda unutmayalim, Hermes kaplumbagadan muzik aleti yapabilen becerikli bir tanridir. O bir dusunceden digerine kopru oldugunda mutludur.

Ikizler su gurubu burclardan buyulenir (Yengec, balik ve akrep) Cunku bu burclarda duygulari ile iletisim kuran kisiler vardir. Bir su burcu onu cozer, onlarin akildan uzak soylemleri , hislerini kullanarak konusmalari bir ikizleri etkiler. Su burcu  kisi, bir seyden sadece sezgisel olarak hoslanmadigini soyledigi zaman ikizler buna akil dolu bir yaklasim bekler, nedenler, somut veriler. Tabi duygulari tarafindan yonetilen burc sahibi ile ikizler, aslinda bir insandaki beyin ve kalp kadar yakindirlar birbirlerine, bir o kadar da uzak.

Sozlerin buyulu dunyasina adim atin onunla, eglenin , hayat keyifli bir seruvendir onunla, ama sakin baglamaya calismayin onu, serbest birakin, unutmayin o bir merakli cocuk, duygularini akli ile aciklayamadigi icin anlayin onu.  Zodyakin renkli kelebegi ile ucmayi ogrenin sizde..



3 Ağustos 2013 Cumartesi

BOGA BURCU







Gozlerinizi kapattiniz, Doganin dinginliginin icine battiniz sanki, Huzurdan baska hicbir sey hissetmiyorsunuz o hamakta sallanirken, hayat keyif dolu bir deneyimden baska ne olabilir?

Venusu Bogada olan biri olarak su an yazdigim satirlari hissetmek benim icin hicte zor olmadi, Toprak burclarindan Bogayi taniyalim biraz.

Venus tarafindan yonetilen burcu tanimlarken ( ki Venus ask ve guzellik tanrisidir, Olimpiyan tanrilarin en agirkanlisidir) huzur, baris, kararlilik, sakinlik aklima ilk gelen kelimeler. Keyifle gunleri yasamayi bilen bu burc, yarini unutur, yarin zaten bugunun aynisidir. Iste bu noktada boganin en korktugu sozcuk akla gelir, DEGISIM!

Geleneksel anlatimlarda boga icin guvenligin ne kadar onemli oldugu anlatilir, gercektende bir boga soyut zenginlikten cok somut zenginlikle ilgilenir, bunun nedeni kendi guvende hissetme arzusudur. Cunku guvendigi sey onu birakmaz, degismez, Onundur.

Gercekci bir bakis acina sahiptir Boga burcu, aptal bir idealist gibi davranmaz, kendisine gercekci bir hedef koyar ve ona dogru sabirla, inatla, caliskanlikla yurur, yolundan vazgecmeden. 

Gordugune inanir, ve hayati basit olarak algilar, Tam tersi burc Akrep burcu onun golgesidir.  Gorunenin altindaki karmasiklik onun rahatini bozacaktir ve o bolgeye yaklasmak istemez.  Eger baktigi deniz dinginse bu durum onu rahatlatir, Deniz altindaki akintilari dusunmek onu huzursuz eder.

Boga sizin hakkinizda her seyi bilmek isteyecektir,Size nazik, kibar ve romantik bir sekilde davranacaktir, karsiliginda sizin hakkinizda her seyi ogrenip sizide guvenli bir hale getirecektir. 

Duyumsaldir. Boga icin, Renk, Ses, Dokunmak, tatmak, cok onemlidir. bir fotografcidir bazen, renkleri kareye katan, bazen bir muzisyendir..Bir ipege dokunurken ona sahip olmayida ister, bu ona pahaliya ciksada o ucuz olan hic bir seyden hoslanmaz. Yemek sevgisi bir cok Boga icin kilo problemlerine neden olabilirken, o en iyi restoranlari bilir, Yay ve ikizler gibi en populer olanina gitmeyecektir, en iyi lezzeti bulabilicegi mekanlardir favorisi. Ve koku, o iyi kokularla cevrili olmayida ister. Iste bu noktada tum bu hissettiklerini uyumla bir araya getirir.

Birazda Boganin golge ozelliklerine bakalim!

Onun bir seye katiksiz bir sekilde tutunmasi ve pragmatik sendrom.. Karl  Marks boga burcudur, Diyalektik materyalizmi politik bir felsefe olarak ele almistir. Spirituel ihtiyaclar ve  ruh reddedilmistir. Aslinda burdada maddeye asiri onemi goruyoruz, Ama uzerinde durdugumuz konu daha cok fanatik, israrci ve sabit bakis acisi. Buna Freud`da eklenebilir. Psikoloji icin cok degerli bir kisidir fakat tum kesiflerini bir din kitabi maddeleri gibi sunmus, dogmatik ve sabit bir tutum izlemistir. Peki fanatizm neyi getiriyor? Toleranssizligi ve baska bir dusunceyi kabul etmedeki zorlugu, Boganin bir noktaya odaklamasi onun tipki bir Boga gibi sadece kirmiziyi gormesi gibidir.

Boga fiziksel bir burctur. Bir seyi sahiplenmedigi ve yogun istekleri olmadigi zaman nadirdir. Duyumsal burc olan boga, guzelligi sever, Iliskilerde seksuel tarafi en bastaki maddedir. Romantiktir, ama bu romantikligi Terazinin yasattigi sekilde stili olan bir sekilde degildir, eski zamanlarin romantik tarzidir, cunku o geleneksel bir burctur. Sozlerini tutar, tum olasiliklari dusunmeden soz vermez, Gercekten evlilik yuzugu ve beyaz gelinlik onun inandigi bir seydir. Ama bazende romantizmi gerceklere takili kalir. Bir seyler vererek duygularini gosterir bir boga, cunku duygular sabit ve ihtiyatli dogasi icin kolay akmaz. Onun icin iliskinin agir bir anlami vardir, Cunku sorumluluk duygusu ve guvenlik ihtiyaci nedeni ile iliski sonsuza kadar veya soyle diyelim buyu ve cazibe yitinceye kadar devam edecektir. O iliskidede basittir, derindeki nuanslari konusmak Boga icin sikintili bir durumdur. Sefkali ve nezaket icinde size davranir. Eger iliskide huzur isterseniz Boga dogru insan, ama sabrini zorladiniz mi size basak ve ikizler gibi sozsel saldirmaz, akrep gibi manipule ederek davranmaz, dili cok basittir ama cok etkili vurur. Onu kizdirmanin iki yolu vardir, ozgurce davranmaniz digeride sahip oldugu materyellere goz uzatmaniz.

Boga onu isitacak, onun baglarini cozecek ve ona diger boyutlardanda  bakmayi saglayacak ikinci bir insana ihtiyac duyar, O komplike degildir diger burclarin tersine, mutlu olmak ister, ve mutlu olmak o kadar zor degildir. Basit algilayisi ve dogal olani sevmesi ile mutlulugu bulmasi hic te zor olmayacaktir.














30 Temmuz 2013 Salı

KOC BURCU






Ona dusmani bozguna ugratacagi bir misyon ve bir savas nedeni verin O fanatizmi , cesurlugu, kendisini adamasi ile savasin icinde nefes alsin ve yasasin!

Koc bir ates burcudur, tum ates burclari her seyi mitololilestirmeye yonelimlidir. Bu ideallestirme onun zeki, atak ve hizli hareketine neden olur. Idealin ozunde  zayifin korunmasi yada savunulmasi vardir.

Iclerinde bir sovalye vardir, sofistike, zeki, entellektuel olmadiklarindan degildir bu, Sadece sovalye ruhlarini yasatabilecekleri, belkide kurtarilmayi bekleyen prensesin izinden gidecekleri konularin icine dalmak isterler, Sovalyeler o yuzden atini surer, hic bir zaman satoda kalip siradan islerle ugrasmazlar, onlarin seruvene ihtiyaci vardir. Bu para kazanmak, okul yapmak, yeni bir fikir gelistirmekte olabilir, amac cevresindeki dunyayi degistirmektir.

Kocun yonetici gezegeni Mars, savas ve tutkunun tanrisidir. Diger ates burclari gibi cocukca bir kalbi ardir. Cocuk ruhunu her zaman korur, yedi yasindan yetmis yasina kadar  hala kendini buyuk bir enerji ile projelere atar. Bir cok Koc o kadar hareketlidir ki siz onlari izlerken yorulursunuz. Hic bir sebeb yoksa bile acelecidir. Odadan mutfaga hizlica yuruyen bir Koc aslinda hayattan kolay sikilan ve  cevresinde renk hareket isteyen birinden baska bir sey degildir.  Peki Kocun bu enerjisinin ofke olarak karsinizda gordugunuzde ne yaparsiniz? Koc dramatize eder ve oyle davranmayi sever. Eger kizarsa kendi kizginliktan patlamayacaktir, yolunda ne varsa yok edecektir, Fakat o ruh hali gidince her seyi unutur, kin tutmaz.

Bir Koc yakinim bana cocuklugundaki davranisini anlatmisti. Eger annesinIn ona bir sey almasini isterse, bir oyuncak veya seker, ve annesi onu almayi reddederse izledigi taktik, her zaman ise yararmis. Diger cocuklar gibi dukkanin onunde aglama krizi gecirmeyip, bir elci gibi su sekilde bagiririrmis "Nefesimi mavi renk olasiya kadar tutacagim" Daha sonra herkesin bu zavalli cocuga ne olduguna kafa yorarken tabiki annesi o kadar beklemezmis. Annesi oyuncak veya sekerini alirmis. Dogal olarak butun bunlarin cocukca oldugu dusunulebilir. Fakat Koc yakinim su an kirk bes yasinda ve simdi ayni davranisi uygulamiyor ama taktik ayni. Evdeki herkese bir sekilde korku saciyor, ve ne istiyorsa aliyor.O yengec gibi duygusal somuru yapmaz veya oglak gibi uzun stratejik planlar veye terazi gibi uzlasmaci zihniyeti ile yaklasmaz olaylara. Onun cok basit bir yaklasimi vardir. "GIT VE AL"

Kocun inatciligi ile unludur cunku O baskalari ile uzlasmayi ve ortakligi bilmez.Eger bir konuda belli bir fikri varsa o dogrudur. Dogmatiktir Koc. Isin garibi siz onun bencil ve egosantrik oldugunu dusundugunuzde gercekten incinir. Gercektende ondan daha bencil baska bir burc yoktur. Koc supheci bir insan degildir, insanlarin iyi yonlerine inanir. Ihanet onu yaralar, cunku o gerceklerden habersiz idealler dunyasinda yasar. Gordugu seyler olaylarin nasilini anlatmaz, nasil olmasi gerektigini anlatir. 

Koc ile yasam zordur cunku ayniliktan hoslanmaz, onun aksiyona ihtiyaci vardir. Enerjisini bir sekilde yaymalidir. Onlar guclu bir patronun calisani olmazllar,  cunku kendi vizyonlarini izlemeleri icin cokca ozgurluge ihtiyaclari vardir. 

Tum Koclar mitolojideki Mars gibi fiziksel cesaretlerini sergilemezler ki cogu sporda yarisi rekabeti sever. Yarisci ruhu entellektuel seviyede bas gosterir bazen,Mental zorlugu, zor problemleri savasma alani gordukleri icin severler. 

Kocun ogrenmesi gereken ders dengedir. Vizyonlari ve hayatin limitlerinin arasindaki denge. Seytanin avukatligini yapsada, kimin ne dusundugu umrunda degildir. Cunku bu aksiyon getirir ve aksiyon Koc icin hayattir.

Birazda asik olan Koca bakalim, Bir cok Koc izlemeyi sever yakalamaktansa, O bir avcidir, Dusunsenize avinin pesinde olan avcinin yasadigi duygulari, ya  avini yakaladigi zamanki duygulari, av olan hayvan duvara asilir, o an bir basari hissedilir ama ardindan gelen ikincil duygu siradaki avin pesinde olmanin verdigi istektir.

Yakisikli sovalye elde edilemez kadina asik olur, onun icin siir yazar, sarki soyler, umdugu gibi olur kadin kazanilir peki ya sonrasini hic duydunuz mu? Bu koclarin sadakatsiz ve sabit bir iliskide olamadiklari anlamina gelmemeli, sadece Koc ona zorluk cikarani sever o kadar. 

Koc, Yay ve Aslan gibi romantik dogmustur, Ama siradan bir tarzda degil, o yuzden onunla hic sikilmayacaksiniz, Eger sabitlikten hoslaniyorsaniz Koclardan uzak kalin! Boga veya Yengec sizin icin ideal olabilir. Hayir illede Koc diyorsaniz yanmaya hazir olun!

Not:  Yazi Liz Greene " Astrology for Lovers" kitabindan alintilar olarak duzenlenmistir.


5 Temmuz 2013 Cuma

DUSUNEN ADAM MERKUR







Rodin'in dusunen adam heykeli  Merkuryen bir eylem icindedir. Dusunmek...


Hermes'in oykusunu okudugumda Merkur ile ilgili hersey aklima daha iyi oturdu, Bence gezegenlerde aslinda insanlar gibidir. Onu bir insan gibi tanimak, nerde nasil davranacagini kafanizda olusturmak, gezegenlerin anlamlarini ezbere degil, sanki cok iyi bildiginiz bir dostunuzu anlamak gibidir.

Hermes Zeus 'le Maia'nin ogludur. Bir kacamaktan dogan cocuk Hermes, merak ile dogmustur. Yerinde durmadan hareket eder,  Yolunda ilk onu durduran kaplumbagadir. Kaplumbaganin kabugundan bir muzik aleti uretmistir. Onunla oyalandiktan sonra Hermes bir dana surusunden dana calmis, sonra yakalanip Zeus tarafindan Olimpos'ta yargilanmistir. Hirsizdir Merkur. Bilgiyide calar zaten ve kendininmis gibi satar.

Merkur Tanrilarin habercisidir.o yuzden iletisim gostergesi sayilir. Bilgiyi alir ve ulastirir aslinda bir aracidir. Bilgiyi ulasmanin her yolunu gelistirir. Gunese en yakin gezegen olan merkurun aslinda gorevide, gunese yani benlige bilgi tasimaktir, Akil ve ego arasindaki baglantiya varir yollar. Egonun kendini iyi hissetmesi onemlidir, bu noktada egoya tasinan bilginin niteligi onemlidir. Merkur su grubundaysa subjektif bakis acilariyla tasinan bilgi aldatici olabilir.


Merkuryen insanlar aldanisa yakindir cunku akillarini rehber yaparlar. Rasyonalizm  merkurun tuzagigir. Her seyi akil ile aciklamaya calismak insanin savunmaci yapabilir. Aldanmak iste tam burada belirir.

Nasil iletisim kurariz, bilgiyi nasil ediniriz, nerede ediniriz, konusma seklimiz nasildir? Bilgiye acligimiz nerede? Tum bu sorularin cevabini Merkurun bulundugu burc ve evde bulabiliriz.  Merkurun disi ve erkek bir gezegen olmadigini biliyoruz, onun notr olmasi olaylara objektif  bakmasini saglar.


Merkur ahlaksizdir. Cunku akli tum ahlak kurallarini yikar, onlari kabul etmez, onun icin her sey olagandir. Ortacagda onu anlatan kelimeler arasinda, yalanci, fitne sokan, dedikoducu, insani yanilgaya goturen hilecilige neden oldugu anlatilir. Bunlar merkurun golge yonleridir.


Degiskenlikteki hizinin nedeni saniyede 40 km hizla uzay boslugunda hareket etmesinden belli degil mi? Yorungesini tam 88 gunde tamamlar, Merkurun bu hizinda dalga boyunda degiskenliginden bahsetmek olasidir.

Zeki cocuk Hermes akliyla tanrilari buyulemistir, merak duygusu icinde ve hareket icinde olan Merkur tatmin olamayan ve buyumeyen bir doyumsuz cocuktur.Kisa yolculuklar onunla iliskilendirilir o yuzden,.

Hermes'e aldanmamak marifet, ama onun buyuleyici zekasiyla her seferinde bizi tuzaga dusurmeside an meselesiyken, bu gercekten cok zordur!